İnsancıl Ayar Saati
İnsanlar neden bu kadar garipler, insan olmayı neden
unutmuşlar ki ya da ben mi yanlış öğrenmişim… Herkes bir taraf olmuş, herkes de
önyargı. Çoğunluk canlının eş anlamlısının insan olduğuna inanmış, azınlık ise
hayvan. Peki ya bitkiler? İlkokulda mı yanlış öğretmişlerdi bize yoksa hisleri
olmadığı (belki hisleri olduğu ortaya çıkar ilerde ne dersiniz) için miydi
cansız saymamız?
Canlı nedir öyleyse?
Hisleri olan ve nefes alan mıydı? Canlıya saygı mı gösterilmeliydi peki
öldürmemeli miydik onları? Tecavüz etmemeli miydik? Hadi bunları geçtik diyelim
hayvanları öldürmedik, onlara tecavüz
de(!) etmedik. Hayvanları anlamaya
çalıştık ama konuşamadık… Peki konuşma yetimizin
de olduğu insanlara karşı hayat sorumluluğumuz bu kadarla mı sınırlıydı? Sadece
sözleri yüzünden yaktığımız insanlar, sadece inançları yüzünden yok ettiğimiz
insanlar, işleri yaşamları ve tercihleri yüzünden aşağıladığımız insanlar.
Yeterli miydi hayvanlar da olduğu kadar saygı konuşabildiğimiz insanlar için
de? Düşünüp tartıp kendi yaşamıyla bütünleştirdiği her şeyi sırf bizimkiyle
uyumsuz diye dışlamamız niye? Kızıyorum artık biz insanlara, eskiden anlamaya
çalışırdım ama artık bıraktım. En yakınlarımın bile benim ruhumu unuttuğunu
görünce vazgeçtim. Sizden bir şey beklemiyorum artık insan ırkı. Ufacık
çocuklar, çok şey görmüş yaşlılar, sokaklarda harcanmış kadınlar, barış yanlısı
erkekler ve daha niceleri… Unutulmuş değerler, sömürülmüş ruhlar yığını ve
evet; can çekişiyoruz belki de yediğimiz tüm insan etleri yüzünden. Kötüyüz,
çok kötü… Sonumuz hiç iyi değil ama ben
de sizinle değilim bilesiniz. Haykıracağım içimdeki tüm vurdumduymazlığımla
size karşı, ölene kadar…
Dediğim gibi; siz insan ne anlama gelir unutmuşsunuz. Ya da
ben yanlış anlamışım, öyleyse tüm yakınmalarım için “siz” kusuruma bakmayın...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder